Altın oran, köklü bir geçmişe sahip olup, uzun yıllardır bilim insanlarından tasarımcılara kadar birçok kişi tarafından farklı sektörlerde yararlanılan bir ölçü parametresidir. Kökleri, 1170 ve 1240 yılları arasında yaşamış olan orta çağın en yetenekli matematikçisi olarak bilinen Fibonacci'ye dayanır. Fibonacci'nin bulmuş olduğu, altın oran ya da Fibonacci dizisi adıyla anılan bu ölçü sistemi, temel olarak her sayının kendinden bir önceki ile toplanması nihayetinde oluşturulan bir dizindir. Örneğin; 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21 gibi. Bu şekilde devam eden bir dizin, belirli bir süre sonra sürekli aynı farkı verir. Bu fark da 1,618'dir ve altın oran olarak bilinir. Sanat ve Bilim Alanında Altın Oran Altın oran, daha sonraki dönemlerde başta Leonardo da Vinci olmak üzere birçok sanatçı, tasarımcı ve bilim insanı tarafından farklı alanlarda farklı amaçlar için kullanılmıştır. Sanat eserlerinde, mimaride ve doğada altın orana rastlamak mümkündür. Altın oran, estetik ve dengeyi sağlamada önemli bir rol oynamıştır. İnsan bedeni göz önünde bulundurulduğunda birçok altın oran belirtisi ortaya çıkar. İşte bazı örnekler:
İç Organlarda Altın Oran Dış görünüş haricinde, iç organlarda da altın orana rastlamak mümkündür. Örneğin:
Altın Oranın Evrensel Önemi İnsan vücudu dışında, kar kristallerinden hayvanlardaki boynuzlara ve dişlere, uzay boşluğundan salyangozlara ve kabuklu deniz hayvanlarına kadar, evrendeki birçok canlıda ve noktada altın orana rastlamak olağandır. Öyle ki, Kepler altın oranın önemini vurgulamak adına "hazine" ifadesini kullanmıştır. |